Şair Evlenmesi oyunu, alafranga davranışları ve kıyafetiyle mahallelinin pek de hoşuna gitmeyen Müştak Bey adında yoksul fakat ileri görüşlü bir şairin sevip istediği genç ve güzel Kumru Hanım yerine onun huysuz ve yaşlı ablası Sakine Hanım’la evlenmeye mecbur edilmesini konu edinir. Bu küçük entrik..
Stefan Zweig, çok genis bir psikoloji birikimini eserlerinde bütünüyle kullanmis ender yazarlardandir. Onun dünya edebiyatinda bir biyografi yazari olarak kazandigi hakli ünün temelinde de bu özelligi, yani yazarliginin yani sira çok usta bir psikolog olmasi yatar.Satranç, Zweig’in psikolojik biriki..
Çok zengin ve yardımsever bir adam olan Madeleine Baba’nın geçmişini, nereden geldiğini kimse bilmiyordu. İri yarı, güçlü, iyi kalpli bir adamdı ve yaptığı ilginç bir buluş sayesinde çok para kazanmıştı. Ancak görünüşe bakılırsa hiç akrabası ya da arkadaşı yoktu.Beklenmedik olayların ardından, fakir..
Asırlar öncesinden umutlarla yol almış,Sırtındaki sevdayla varmak için menzile.Sevda kervanı yorgun, çölde izleri kalmış;Aşk yolunda yeniden bugün kervan dizile. Bazen susuz çöllerde, hasret bir yudum suyaYine de hiç yılmadan sevdaları taşımış.Gecede eşlik etmiş gökte yıldıza, ayaVazgeçmemiş sevdada..
Ünlü dedektif Sherlock Holmes ilginç bir dava bulamamanın sıkıntısını yaşıyordu. Günlerini bilimsel araştırmalar ya da ortağı Watson’la sohbet ederek geçiriyor, basit davaları evinden bile çıkmadan çözüyordu. Tabii Sherlock’un basit dediği davalar, polis teşkilatının en usta dedektiflerinin bile zor..
Namık Kemal için tiyatro, halka doğrudan ulaşabilmesi bakımından oldukça önemli bir türdür. Vatan yahut Silistre oyununda da vatan sevgisini türlü duygularla çarpıştırıp nihayet hepsinden üstün çıkararak halka vatan fikrini ve sevgisini aşılamak ister. Kırım Savaşı’nın yaşandığı yıllarda Zekiye ve İ..
İşte böyledir hayat kimilerineUmudu olmayana zifiri karanlıkSevgisi olmayana kaçınılmaz bir bataklıktırNe mutlu karanlığın içinde umut ışığıyla yürüyebileneNe mutlu odanın karanlığına inat o küçük pencereden hayata sevgi ile sarılabileneIşığın ayrılmaz bir parçasıdır karanlıkNe mutlu elinde bir mum ..
Sabahattin Ali Yeni Dünya’da 1936-1942 yılları arasında çeşitli dergilerde yayımlanan hikâyelerini bir araya getirir. O her bir karakterini arayıp bulmuş, sanatında gerçeği esas almış ve kimi zaman gerçeğin kurgudan daha çıldırtıcı olabileceğini bizlere göstermiştir. Bunun en inandırıcı örneklerinde..
Hayatındaki tek dostu hayalleri olan a-sosyal bir adamın, aşk acısı çeken genç bir kadınla yaşadığı dört gece…Bir gece vakti yolları kesişen Nastenka ve ismini gizleyen kahramanımız, birlikte geçirdikleri bu dört gece boyunca, birbirlerine hikayelerini ve hayallerini anlatırlar. Kahramanımız, bu “be..
Ve ayın parlak ışığını benim üzerime göndermiş olması da çok güzel diye düşündüm. Mütevazılıktan uzak halde köprünün kemerinin altında uzanmak üzereydim ki ayın elbette her şeyin üzerine parladığı geldi aklıma. Bende ayın tadını çıkarmak için sevinç içinde kollarımı açtım. Yorgun kollarımla yüzme ha..
Bazi zaman ayaklar bir çimene gömülür, bazi zaman da kum yiginina batar. Uzakta birer hayal gibi görünen agaçlar, kirsalin degismez bekçileri gibi görünürler. Gecikmis bir yolcunun yorgunlugunu gidermek için attigi coskun çiglik, garip ama hüzünlü ezgilerle birleserek çevreye yayilir. Ara sira duyul..
Kurbanlar sirasiyla özenle seçilerek yavas ve acili bir ölüme terk ediliyordu.Kusursuz planinin parçalari gün geçtikçe yerine oturuyordu.Polisler, sanat eserlerindeki güzelligi henüz fark edememislerdi ama çok yakinda göreceklerdi...(Tanitim Bülteninden)Ürün Adı: Ölüme Terk Edilmiş..
“Konuştuğum sürece her insanı manipüle edebilirim.”Vietnamlı bir anne ve Hintli bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Sobhraj, kimlik ve aidiyet duygusundan yoksun bir çocukluk geçirdi. Bu yüzdendir ki hayatı boyunca kurbanlarının kimliklerine bürünüp, kendisini bir yere ait hissedebilmek için dün..
Evladını terk eden ve yıllarca arayıp sormayan psikolojik sorunları olan bir babanın kendi hayatı, evladının hayatı ve diğer birçok insanın hayatı arasındaki seçim yapma ve bu durumla mücadele etme çabası ile kötü de olsa bir babanın hasretiyle ve yokluluğuyla büyüyen hınç dolu bir evladın duyguları..
Ünlü roman yazarı R., dağlardaki üç gün Süren rahatlatıcı bir geziden, viyana'ya dönüp Sabahın erken saatlerinde, tren garından bir Gazete aldığında, gözü tarihe kayar kaymaz o Günün doğum günü olduğunu hatırladı. Kırk Birinci doğum günüydü. Bunu düşündü ve bu Farkındalık onu ne mutlu ne de mutsuz e..
Yaşını Başını Almış Bir Adamım Ben. Son otuz yılda, yaptığım işin tabiatı gereği bir grup sıra dışı ve şahsına münhasır insanla sıradanın ötesinde bağlantım oldu. Bildiğim kadarıyla bu insanlar hakkında henüz hiçbir şey yazılıp çizilmedi: Hukuki metinleri yazıya geçirenlerden bahsediyorum yani kâtip..
Irene, sevgilisinin evinden çıkıp merdivenlerden aşağı indi. Daha önce de birçok kez olduğu gibi tatsız bir korku çöktü içine. Gözleri titredi, dizleri gevşedi ve düşmemek için sağlam bir şekilde tırabzanlara tutunması gerekti. Bu duyguyu ne kadar da iyi biliyordu! Neredeyse sevgilisini görmeye gelm..
Kadın, güçlü nefesler alarak derin derin uyuyordu. Ağzı yarı aralıktı sanki gülümsemek üzere veya birden söze başlamak istermiş gibiydi. Genç, kubbeyi andıran göğsü battaniyenin altında huzurla kabarıp iniyordu. Pencerelerden günün ilk ışıkları sızıyordu. Ancak, kış sabahının ışıkları sönük ve zayıf..