Kuzey'in soğuğa ve açlığa teslim olmuş bölgelerindeki hayat mücadelesi, insanların değil, içgüdüleriyle hareket eden ve yaşama tutkusuyla dolu Beyaz Diş'in gözünden anlatılır. Annesi yarı köpek, babası ise vahşi bir kurt olan Beyaz Diş, karşılaştığı her insanla içindeki iyiliği ve kötülüğü, nefreti ..
Ses, kendini göstermek için binbir yol bulur, yaşamı da uçuşu da yeniden biçimlendirir. Duvara çarpıp vapurda hayal de satar dükkânda hatıra da. Bazen kavanoza dolup yazı getirir, bazen baykuş gibi ölümle kavilleşir. Ses, yalnız burası için değil, bu dünyadan diğerine, bir ağızdan diğer ağza sıçrar ..
Soner Sert’in ikinci öykü toplamı: Bir Sağır Zangoç.Araf, Ölüm ve Yaşam. Yazar, üç başlık altında topladığı öykülerinde, olağan görünen an parçalarının nasıl olağandışı yollara sapabileceğini, karakterlerin raydan çıkan hayatlarının –belki de en– kötü günlerine odaklanarak gösteriyor, kırılmaların a..
“Beyin haysiyetinden bu kadar kaybettikten sonra, hayati faaliyette insanın filden, karıncadan, leylek veya zürafadan hiçbir farkı kalmıyor. Rabbim! Her zevki tatmin edecek ve ismi yine ‘sanat ve edebiyat’ olacak olan felsefe taşını nasıl bulmalı!”Ahmet Haşim şairliği kadar nasir kimliği de ön pland..
“Bram Stoker daima dünyanın en ünlü vampiri Kont Dracula’nın yaratıcısı olarak hatırlanacak olsa da bunun yanında birçok hünere sahipti.” –David Stuart DaviesBram Stoker, 1897’de yayımlanan başyapıtı Dracula ile korku edebiyatının yol gösterici isimlerinden birine dönüştü. Ölümünden iki yıl sonra, 1..
Büyüdüğü eve, sokağa, semte dünyaları sığdırmakta maharetli çocuklar, engin denizlerin dibine inmeye, yüksek dağların zirvesine ulaşmaya yetişkinlerden daha yakındır. Onlar, sahibi oldukları bin bir çeşit hikâyenin çoğunu yaş aldıkça kaybederler. Kimisi bu hikâyelerin bir kısmını gerçeğe dönüştürür,..
Sokaklardan, caddelerden, meydanlardan, parklardan geçiyoruz. Vurulup düşenlerle, aramızdan ayrılanlarla, her ölümün erken olduğunu hatırlatan kayıplarımızla geçiyoruz üstelik. Bir mücadele biçimi olarak yaşamı tekrar tecrübe ediyoruz. Sadece oldukları için değil hem de, hep olsunlar diye.Eve Doğru ..
“Ömrümüz o kadar azdır ki bu âlemde en şiddetli ihtiyaçla muhtaç olduğumuz tecrübeleri bizzat yaşayarak onlardan edilecek istifadeyi etmeye süresi yeterli değildir. Başkalarının yaşadıkları tecrübeleri kabul edip önemsersek belki rahatça, serbestçe, namusluca yaşayabilmeyi başarabiliriz.”Osmanlı’nın..
“Bir gün hepimizi ileride bekleyen ölüm, o kadar güzel olarak kanatlarını açmıştı ki, uyandıracak olsaydım, bu kanatların birdenbire havalanarak başka bir tarafa gideceklerini zannediyordum.”Türk korku edebiyatının değeri geç anlaşılmış kalemi Kenan Hulusi Koray’dan, birlikte okunması oldukça manida..
Sosyal medyaya bomba gibi düşen haberin ilk kaynağı, hale sebze taşıyan bir kamyon şoförüydü. Adamcağız kasabaya sabaha karşı girdiğini, meydandaki kavun heykelinin dibinde bir karaltı fark edince durduğunu, uykusuzluktan hayal gördüğünü sandığını, kamyondan inip karaltının yanına gidince ödünün pat..
Kedilerin sık sık gördüğü, sizinse hiç görmediğiniz bir çiçek: Gördüm Çiçeği. Henüz onunla tanışmadınız ama gözlerinizin önünden yavaş yavaş, damla damla geçmesi yakındır.Başak Daşman’ın öykü serüveni, on öyküden oluşan ikinci kitabı Gördüm Çiçeği’yle devam ediyor. Daşman, yeni öykülerinde, oyunculu..
“Uzakta bir dağda Gon adında bir tilki yaşardı. Gon yalnız bir tilkiydi. Eğreltiotlarıyla örtülü ormanda çukurlar kazar ve kazdığı bu çukurların içinde yatardı. Gece gündüz demeden civardaki köyleri dolanır, sürekli haylazlık yapardı. Tarlalara girip patatesleri yerinden söker, kurutulmuş kolza kabu..
“Üç sene evvel bizim ağa, dere boyundaki ufak tarlamıza sahip çıkar oldu. Bağırdık çağırdık, fayda etmedi. Oğlan sakat, bende de derman yok, hakkımızı kendimiz arayamadık. Mecbur olduk hükümet kapısına düşmeye. İki sene mahkememiz sürdü. Bizim tapumuz filan yoktu ama bütün köylü o tarlanın bize dede..
“Karabibik’in girdiği yer; kerpiç şeklinde çamur parçalarından meydana gelmiş dört duvar arasında sıkışmış; sekiz arşın boy, beş arşın en ve üç arşın yükseklikten ibaret bir yerin, üstü doğal çam gövdelerinden yapılmış çatı üzerine bir karış kalınlığında yağlı toprak çekilmekten ibaret bir çatıyla ö..
“Ama o ağaçların altından insanları çıkarınca geriye nasıl ürkütücü, nasıl korkutucu bir manzara kalıyor bir bilseniz!”Ango Sakaguçi, İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’sının ruh hâlini ve ülkedeki kimlik bunalımını en iyi yansıtan yazarlardan biri. Osamu Dazai ve Sakunosuke Oda’yla birlikte edebiy..
Uyanın! Uyanın! Felaket çanını çalın! Cinayet ve ihanet!Glamis Beyi Macbeth savaştan zaferle dönerken üç cadı tarafından karşılanır. Onu sadece Glamis Beyi olarak değil, aynı zamanda Cawdor Beyi ve geleceğin kralı diye selamlayan cadıların bu tuhaf kehanetlerle dolu sözlerine anlam veremeyen Macbeth..
“Ölmeyi düşünüyordum. Yılbaşında birileri bana bir top kumaş verdi. Yeni yıl hediyesiymiş. Kimonoluk bu kumaş, ketendi. Gri tonlarında, ince çizgilerle dokunmuştu. Bundan olsa olsa yazlık kimono olur, diye düşündüm. Yaza kadar yaşayacağım demek…”Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlar..
İlk kitabı Kilim’den sonra bu kez Örtü’yle selamlıyor okuru Uğur Demircan. Öykülerinde sır örtüleri her yanı sarıyor, aralıksız yağan kar kanın, kayıpların üstünü örtüyor ve pişmanlıklar sertçe dokunmuş kızgın bir kum örtüsü kadar can yakıyor. Günah kuyularına atılan kapkara taşların gizledikleriyle..
Bireyin, ait olmaya çalışırken kendinden uzaklaştığı, dahil olmaya çabalarken ötekileştirildiği anlar, iç dünyamız ile dış dünyanın kimi zaman boy ölçüştüğü, kimi zaman da kucaklaştığı durumlar...Burak Evren, 2008’de Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’ne layık bulunan eseri Rüyalarının Kızı’nda, suçluluk, ..