Hatice Hanim pek genç yasta dul kalmis zengin bir hanimcagizdi. On üç yasindayken altmis alti yasinda bir kocaya vardigi için evlilik denen seyden nefret etmisti. Iste hemen hemen on sene vardi ki; erkegin hayali, zihnine romantizma, balgam, pamuk, vantuz, tentürdiyot yiginlarindan yapilmis pis, asi..
Hikayede hayvanların, dünyanın içinde dünyaya rağmen daha eşitlikçi bir topluluk ve dünya oluşturmak arzusuyla ele geçirdikleri çiftliği geri almaya çalışan insanlarla çarpışır, elleri olmadığı hâlde çiftliğin zor işlerini yapar, bir yel değirmeni bile inşa ederler. Ne yazık ki oluşturmaya çalıştıkl..
"Şu gerçeği hiç unutmayın, diye sürdürdü konuşmasını bilge. En önemli zaman, içinde bulunduğumuz andır; çünkü sadece o anda elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişiyse o sırada kiminle birlikteysek odur. Çünkü geçmiş geçmişte kalmıştır; gelecekte karşılaşacağımız kişileriyse kimse bilemez. İçinde..
Yunus Emre şiirlerinde hoşgörü, barış, kardeşlik, insan ve doğa sevgisi kavramlarını Türkçe’nin en duru hâliyle anlatmıştır.Dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin tüm insanlığa seslenmiştir.“Yetmiş iki millete bir göz ile bakma” felsefesiyle insanları ortak değerler etrafında birleştiren ve çağının ötes..
Halid Ziya, ilk dönem romanlarından Bir Ölünün Defteri ile, Servet-i Fünûn kapısını aralamıştır. 1890’da tefrika edildikten kısa bir süre sonra yayınlanan ve 1943’te de sadeleştirilerek tekrar basılan romanda Halid Ziya ümitsiz bir aşkın hikâyesini anlatır. Vecdi, Hüsam ve Nigâr arasında geçen ola..
Ve bir gün her şey bitti... O kadar basit, o kadar kati bir şekilde bitti ki, ilk anda işin azametini anlamak benim için mümkün olmadı... Yalnız biraz şaşırdım, bir hayli üzüldüm; fakat bu hadisenin hayatım üzerinde bu kadar büyük, bu kadar değişmez bir tesiri olacağını asla düşünmedim.Kürk Mantolu ..
İnsan dediğin mahluk hiçbir şey değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma... Sonra en mühimi: Kendini halinden şikâyet etmeye alıştırma. Ömrünün sonuna kadar dövü..
Panait Istrati’nin 1928 yılında Fransızca kaleme aldığı, olgunluk dönemi yapıtlarından Baragan’ın Dikenleri, yirminci yüzyıl başında yalnızca Romanya’nın değil, bütün Balkanların, hatta Türkiye’nin de yaşadığı bir sosyal çelişkinin anlatısıdır. Bir yanda serpilen modern ekonomi ve kurumlar ile nüfus..
Dava yazilisindan bir süre sonra dünya sahnesine çikan, yurttaslik haklarinin askiya alindigi, bir sivil itaatsizlik imasinin dahi zulümle karsilandigi totaliter rejimlere dair bir öngörü ve elestiri olarak yorumlanir çogunlukla. Nazi Almanya’sina dair bir önsezi barindirdigi söylenebilir belki. Eri..
1854’de Kirim Savasi’na subay olarak katilan Tolstoy, bu döneme dair izlenimlerini Haci Murat’da bütün canliligiyla romana aktardi. Savasan taraflar kadar, egemenler ve uyruklari arasindaki iliskilerin sergilenisi, kisilerin ve cografyanin kusursuz tasviri bu esere güçlü bir gerçeklik duygusu kazand..
Hüseyin Rahmi Gürpınar Hazan Bülbülü’ne yazdığı önsözde kendisini romancı olarak üne kavuşturan ilk önemli eseri Mürebbiye’nin sahneye uyarlanışında karşılaştığı sonuçlardan şikâyet eder ve dönemin tiyatro anlayışını eleştirirken, Hazan Bülbülü’nü sahneye konmak yerine roman gibi okunacak bir oyun o..
Halit Ziya Uşaklıgil’in 1887’de, henüz yirmili yaşlarında genç bir yazarken kaleme aldığı ilk romanı Sefile, küçük yaşta kimsesiz kalarak dilencilikten fuhuş denilen girdabın en dehşetli derinliklerine kadar sürüklenen Mazlume’nin hikâyesidir. Sefile, Halit Ziya’nın ustalık dönemi eserlerinde kullan..
ŞÜPHESİZ HER DUYGU YAZILMAYA DEĞER AMA BAZILARI YAZILMAZSA OLMAZ...Hayatı anlamlandıran, yaşanmış ve yaşanmamış duygulardan başka ne ki? Yazmaya gönül verenler onları hikâyelerin içine koyacaktı elbette. Edebiyatın gizemli dehlizlerinde başka türlü nasıl yürünebilirdi? Bu sesleri duymak gerekiyor.Ma..
Necdet Feridun eğitimli, yakışıklı, çapkınlığıyla meşhur bir gençtir. Ancak hiç ummadığı bir zamanda altın bukleleriyle onu büyüleyen Meliha ile tanışınca gerçek aşkla yüz yüze gelecek, önceleri aşkına karşılık bulamayarak çektiği ıstıraba daha sonra en yakın arkadaşının karısı olan Meliha’nın da on..
"Pembe Tuvalet'e içelim... Ve onu görebilenlere!Üniversite yillari... Bas döndürücü bir kent... Hayak kirikliklariyla dolu bir baslangiç... Gerçekte imgenin sinirlarini belirsizlestiren bir rüya... Ve onun pesinde yasami altüst olan genç bir adam.Pembe Tuvalet bir içsel kesif romani...Düslerin izind..
“Sıradan hayatımın değişmek üzere olduğunun farkında değildim ama o yılın en kötü olayının migrenim olmayacağına dair içimde tuhaf bir his vardı. Zaten kim hayatını değiştirecek bir anın yaklaştığını önceden kestirebilir ki? Bu sadece bir his, hatta bir yumru. Hani bazen insanın boğazına bir yumru o..
Bulunmaz bir firsat.Bu aksam,yani12 Aralik 1906 günü, ülkemden ayrilip Misir'a gidecegim. Bu, bana Imkansiz gibi geliyor. Ama, hayallerimin en güzel masali olacak. Ürün Adı: Akdeniz..
Amok Koşucusu, Stefan Zweig’ın yapıtlarının çoğunda olduğu gibi psikolojik bir temel üzerine oturtulmuş etkileyici bir hikâye. Endonezya’dan Avrupa’ya giden bir gemide, kalabalık ve kargaşadan sıkılan anlatıcı, kuytu bir köşede bir adamla karşılaşır. Ürkek ve çekingen tavırlı bu adam da diğer yolcul..
1859 yili... Mayis’in sonlariydi. ayaginda bolca yamali bir pantolonla, sirtinda toz içinde bir palto bulunan kirk yaslarindaki adam yol üstündeki kanin alçak merdivenlerinden çikiyordu. Adamin basi açikti. Gayet dolgun yanaklariyla birlikte çenesindeki beyaza yakin sari sakallari dikkat çekiciydi. ..