Oyun salonuna girince hayatimda ilk kez bir oyun salonuna giriyordum- oynamakla oynamamak arasinda bir süre bocaladim kaldim. Salon tiklim tiklim doluydu. Ancak eger böyle bir kalabalikla karsilasmasay-dim öyle saniyorum ki, oyuna falan baslamadan çekip giderdim. Ne yalan söyleyeyim, kalbim küt küt ..
Türk edebiyatının en güzel, en hüzünlü aşk romanlarının başında gelir Kürk Mantolu Madonna. Gerçek aşkı arayan iki insanın, Raif Efendi ile Maria Puder’in tutku dolu hikâyesidir.Sabahattin Ali bu romanda, mutsuzlukla kaplı yalnızlığında ve acılı geçmişinde yaşayan silik, yılgın, yenilmiş bir taşra m..
Onunla birlikte olmak, ince bir ipin üzerinde yürüyüp her an boşluğa düşecekmişsin hissi veriyordu. İnsan, onun karşısında cambazlık görevini kendi öz iradesiyle kabul ediyor ve düşecek dahi olsa bütün sorumluluğu üstüne alıyordu. Ne git diyordu ne de kal. O, kadınlar için elle tutulur olmayan soyut..
Mahremiyetin kalmadığı bir gelecekte hiç çevrimiçi olmayan Blanca’nın hikâyesi açık artırmayla en yüksek teklifi veren Cal McNeal’e satılmasıyla başlamıştı. Duygu yüklü distopya serisinin ikinci kitabı sürprizlerle dolu.Blanca istediği her şeye sahipti. Romantik bir erkek arkadaşı ve manevi babasıyl..
Gerçekle yalanın koyun koyuna yattığı bu siyah gece, ihanetin oyunlarıyla cebelleşirken, gözün gördüğü her şey yalan, yalan zannedilenler ise gerçekti aslında. Bu kara hikâyede görünen ve duyulan, hatta yaşanan hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Bu hikâyede, sadece bin bir yüzlü şeytanlar ya da türl..
SULTAN ALPARSLAN’IN 10 LİDERLİK SIRRIÖnce heybetinle fethet, sonra bileğinleSözüne sadık ol ki halkın da sana sadık olsunZalim senden korksun, mazlum senden olsunBedenin göçer, adaletin kalırHissiyatını kendine, liyakati devlete saklaÖzüne güven, jurnalciye değilHizmetin âleme şamil olsunİmanın zırh..
Virginia Woolf, insanlığa bıraktığı bu baş yapıtında; aşk, sevgi, mutluluk, mutsuzluk, kıskançlık ve bağlılık gibi kavramları; Fluy ismindeki bir köpeğin bakış açısı ve hayatı üzerinden son derece gerçekçi bir kurguyla ele alır.Ürün Adı: Flush: Bir Biyografi..
Beni baştan aşağıya şöyle bir süzdü ve "Dostum Watson, evlilik yaramış," dedi."En son görüştüğümüzden bu yana üç buçuk kilo almış olmalısınız.""Üç kilo," dedim."Evet, biraz düşünüp öyle cevap vermeliydim. Bu arada, asıl mesleğinize geri döneceğinizi daha önce söylememiştiniz.""Beni şaşırtıyorsunuz. ..
Ailesinin tek çocuğu olan Pyotr Andreyiçin yazgısı daha doğduğu gün belli olmuştur. Çariçenin ordusunda asker olarak hizmet etmek. Sessiz ve sakin küçük bir taşra kalesine atanan Asteğmen Pyotr Andreyiç, kalenin komutanın kızı Marya Ivanovaya aşık olur ve tam her şey yoluna girmek üzereyken bir Kaza..
Bir mahpusu dünya ile hiç alakasi olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiligi yapmaktir. Onu en çok yere vuran sey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakininda bulunmak, ayni zamanda ondan ne kadar uzak oldugunu bilmektir. On adim ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra arada..
Niçin hep aci seyler yazayim ? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoslanmiyorlar. ’Hep kötü, sakat seyleri mi göreceksin ? diyorlar. ’Hep açlardan, çiplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin ? Geceleri gazete satip izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karis toprak, bir bakraç su için birbir..
Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir… Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak!Hem sonsuz ölçüde büyük olan ve hem de sonsuz ölçüde küçük olan biziz ve biz aynı zamanda ikisi arasın..
Halil Cibran’ın kısa hikâyelerinin bulunduğu bu eser, olanları aslında oldukları gibi görmediğimizi hissettiriyor. Asi Ruhlar, en derin meseleye bile yumuşacık ve sevgiyle yaklaşımı görmek ve tevekkulle kabülü yaşamak duygusu veren bir havaya sahip..Bazen gördüğümüz duyduğumuz şeylerin aslında öyle ..
“İnsanlar ve gölgeleri… Aynı ömür gibi, kimi uzun kimi kısa…”Dilsizin Ağıdı, ağlayanın çok gülenin az olduğu bir dünyadan haber veriyor. Öyle bir dünya ki varla yok arasında mekik dokumakta. İnce, uzun parmaklı kadınlar gibi kırılgan, ağlamaklı ve sahipsiz. Gökyüzü, lacivert bulutlarından dökülen da..
Noter Utterson, kırk yılda bir olsun gülümsemeyen, ters yüzlü, söyleşisi soğuk olduğu denli kıt, tutuk bir adamdı. Pek duygulu değildi; zayıf yapılı, uzun boylu, donuk yüzlüydü. Ama bezgin görünmesine karşın yine de sevimli bir görünüşü vardı. Eş dost toplantılarında, hele şarap da sevdiği şaraplard..
On, on beş sene evvel, bir tatil haftasını geçirmek için Bursa'ya gitmiştim. Üç dört saatlik hazin, kirli, eğlencesiz bir vapur seyahatinden sonra, ovalar içinde iri bir tırtıl ağırlığıyla sürüklenen ufak bir şimendifer, beni aynı günün akşamında, karanlık bir duvar gibi semalara kadar yükselen Keşi..
Uçurum kenarında asılı kalmış, bir çift el, YA DEVAM EDİP BU ELİ TUTACAKSIN, YA DA KAPATIP SON NEFESE DOKUNACAKSINBu küçük dağın etrafında, büyük kuşlar uçuşurken, tek bir can, nefes nefese hayat mücadelesi veriyordu. Bir gece vakti, tüm ruhlar uykuya dalmışken keşif yapmak için çadırından ayrılan H..
Benim sevgili, güzel Selmam öldü. Ondan geriye benim kırık kalbim ve onun mezarını çevreleyen servi ağaçlarından başka bir şey kalmadı. O mezar ve bu kalp Selma’dan geriye kalan, ona tanık olan iki şeydir. Ah bugün Beyrut’a dağılmış olan çocukluk arkadaşlarım, çam ormanının yanındaki mezarlığa yolun..