Olmanın bilgisi kitaplarda vardır ama kendisi olanla hemhal olmadan ele geçmez. Hal sirayet eder demişler. Derdin ne ise,ona sahip olanlarla beraber ol ki derman bulasın. Eşkıya olmak istiyorsan evliya eşiğinde tüketme ömrünü, velayet derdine düşmüşsen kendi kalbine eşkıyalık eyleme ! Kişi sevdiğini..
Bir okuyup bin düşünmek… Günümüzde bu duyuş ve duruşa, bu anlayış ve kavrayışa ne kadar da muhtacız. Çok okuyor, çok yazıyor ama yok denecek kadar az düşünüyoruz. Çünkü bizi düşünmeye sevk edecek hikmet ve marifetten mahrum bırakıldık. Bizi bundan alıkoyan bin bir sürat görüntü medeniyetiyle karşı k..
Vasiyetim şu…Varsa param, hepsini bağışlayın. Vücudumda kullanılabilir ne kadar organ varsa ve kime ne yarıyorsa, dağıtın.Ama kalbimi vermeyin.Kalbim sadece ona ait ve hep öyle kalacak. Ben ondan başka kimseyi sevmeyeceğim, sevemem. Çünkü onun baktığı gibi bakamaz kimse bana.İçimden hep “beni neden ..
“Çünkü ev seni göğsüne bastırır.”“En babasız evlerin, yetim kalmış odalarında çiçekler büyütmüş kadınlar kadar canım yandı o gece. Kaburgalarıma saplanmış en paslı hançerleri söküp, geceye yürüdüm korkusuz. Ellerinin beyazlığını aradım kuytularda, yoktu. Tutacak bir el bulamadığı ilk yerden, eve dön..
Hayat, bir an yakalanıp ebediyen sabitlenen önemli ayrıntılardan ibaret değildir. Ama fotoğraflar öyledir. Fotoğraf toplum, politika ve tarih hakkında çok şey anlatır. Sontag ilk olarak 1973'te yayımlanan bu kitapta fotoğrafı ne yüceltir ne de küçümser. Tarihsel ve toplumsal bakış açısıyla onun avan..
Gücünü sevdiklerinden alan ve onlar için ayakta kalan kadınlara selam olsun.Zordur içi dışı bir kadınların anlaşılması. Zordur değerlerine göre yaşayan bu kadınların kendilerini diğerlerine anlatması. Hani zorluklarda kaçmak yerine savaşmayı seçen, düştükleri dikenli yollarda kendilerine yeni yollar..
Asla büyük konuşma.Başkasının başına gelen her şey senin de başına gelebilir.Yokluğunun fark edilmediği, varlığının değer görmediği, başkalarının senden daha çok önemsendiği, yüzünün gülmediği yerleri ve insanları sahiplenme sakın.Sadece başkalarının hayatlarını kolaylaştırmak için varsan ve sadece ..
“Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin”Bütün dünya bir araya gelse ve sana geç kaldığını söylese bile, hayır, kalmadın!Aksine, tam da yeniden başlaman gereken noktadasın.Üstelik bazen öyle düşünmekten kendini alamasan da, hiçbir şey kaybetmedin.Kaybettiklerin senden gitmesi gerekenlerdi…Sen,..
“Solumu sevdiklerime, yolumu ise Allah’a bıraktım.”Nice güçlü kadınlar tanıdım. Başkalarının darmadağın olduğu fırtınalarda yılmayan, yıkılmayan kadınlar. Evet, kalın duvarları vardı ama yumuşacıktı yürekleri. Evet, yorgunlardı fazlasıyla ama yine de ışık saçardı gözleri. Kendini ezdirmeyen, sevdikl..
Sırf sevdiklerin üzülmesin diye tek başına sahiplendiğin acılar vardır.Sana anlatmadığım, anlatamadığım şeyler de var anne. Kim bilir, belki de senden öğrendim içimin fırtınalarını yüzümdeki gülümsemeyle ve dudağımdaki, “İyiyim ben,” yalanlarıyla kapatmayı. Kim bilir, belki de sen anlıyorsun gözleri..
Devam Ağacı, Murathan Mungan’ın çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda yaptığı dokuz konuşmanın metinlerini bir araya getiriyor. Mungan’ın genel olarak hayatta ve sanatta kendine dert edindiği meselelere, temel ölçütlerine, yazı dünyasının temalarına ilişkin aydınlatıcı ipuçları taşıyan, sosyolojik bi..
29 Temmuz 1980 yılında dünyaya geldi.Bir dönem iktisat, bir dönem de kamu yönetimi okuduktan sonra yayıncılığa yöneldi.Halen İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirmekle meşgul.Şiir ve yazılarıyla daha çok Dergâh ve İtibar dergilerinde dikkat çekti.Televizyon kanallarında kültür-sanat temalı ..
Özdemir İnce’nin yakın dönemimize tanıklığı içeren Cumhuriyet’in Üç Fedaisi kitabı; Cumhuriyet’in kuruluş, ulus devlet’in inşa sürecinin oluşumu öyküsünü içerir. Kitabına konu edindiği tarihi kişilikler, Cumhuriyet devriminin kurtuluştan kuruluşa geçen aşamalarını bize anlattığı gibi, tarihsel/toplu..
“Ne zaman verdim bu ismi hatırlamıyorum. Palyaço’nun Günlüğü. Tahminen kırk beş yıldır yazıyorum. Küçük küçük notlar. Bazen tek satır, bazen sayfalarca. Dağınık zaman dilimlerinden dağınık cümleler. Bir gün hepsine birden isim koymak telaşı kaplamış içimi. Hani çocuk doğduktan sonra hemen ismini koy..
Git. Kapan. Yeterince yol biriktirdin. Küçük kasabalardan aksamlarin var. Sabah indigin sehirlerin bugulu kalbi senin. Her çaresizlikten binlerce dalginlik edindin. Bir gölge bilgisi olduysan, isiklari unutma. Hayal için, aci verdigin kadinlarin kirpikleri yeter. Güzel pismanliklarin var. Sevinçleri..
Ayrilik ne biliyor musun? Ne araya yollarin girmesi, ne kapanan kapilar, ne yildiz kaymasi gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katari gökte... Insanin içini dökmekten vazgeçmesi ayrilik. Ipi kopmus boncuklar gibi yollara döktügü gözlerini, birer damla düs kirikligi olarak toplamas..
Bu kitapta bilimin ışığı; antik çağ düşünürlerinden Fransız İhtilali’ne, evrim kuramından C-47 uçaklarına, YÖK’ten Anadolu-Avrupa ilişkilerine kadar hayatı neredeyse bütünüyle kapsayan bir alana; III. Selim’den Mustafa Kemal’e, Hasan Âli Yücel’den Ömer Hayyam’a, II. Mahmut’tan Cahit Arf’a, Kropotkin..
Çünkü mutlu son her zaman vardır.İlk olmak iyi midir bilmiyorum ama bence herkes sevdiğinin sonu olmalı.Çünkü bazen birinci olmak bir şeyleri kazandığın anlamına gelmez.Emin ol sonbahar bir daha gelecek ve kaldığın tüm dersleri vermiş olacaksın.Bütün yarışlarda birinci olmak zorunda değilsin, sayıla..
Şimdi yalnızlık en iyi arkadaşım…İçimde sürekli bana seslenen bir ses var, en zor anlarımda bile konuşmaktan vazgeçmiyor: “Bu hayatta çok şey gördük, geçirdik; hiçbir şey bizi yenip yıkamadı!Bunlar mı yıkacak? Zor yıkarlar!” Ben vazgeçmiyorum gülüşlerimden. Hayatta yaşayacağım güzelliklere inanmakta..
Franz Hessel, ilk kez 1929'da yayımlanan epik kitabı Berlin’de Gezinirken’de, henüz Nazi dehşetinin uğramadığı Weimar dönemi Berlin'inin ritmini yakalıyor ve Alman kültürünü sarsan sismik değişimleri kaydediyor. Hessel gürültülü Berlin'de dolaşıyor; meydanları, sokakları, müzeleri, parkları, pazarla..