"Şiirin ne olduğunun en kısa ve özlü tariflerinden biri, kavramın mecaza dönüştürülmesi olduğudur. Bu tarifin açılımı ise, salt düşünce olan şeyin çok anlamlılığa ulaştırılmasıdır.Genç şair Kemal Çiftci şiirin bu temel kuralını biliyor ve başarıyla uyguluyor. Yanı sıra, kuşkusuz bütün dillerin en öz..
“Şiir yaşatır” demeye devam ediyoruz…Sakın aldanma yalandır gidişimDönüşüm daha beter dağları yerinden oynatırOysa dünya kapılarını kapamıştırPencereler bana küsYeni yurtlar edinmek başka zamanlara kaldıÖldüm bak kapının eşiğindeyimOysa ben gidişleri sevmiştimÜrün Adı: Çalılıkta İki Gül..
Her suç az ya da çok bir cesaretin ürünüdür. Bu cesaret bazen öfkeden, bazen çaresizlikten, bazen de arzulardan kaynaklanıyor olsa da; bedeli çoğunlukla ağır ödenir. Suç ile normal yaşam arasında çok ince bir perde vardır ve o perdenin kaldırılması her zaman an meselesidir...İzzet DURAK Ürün Adı: ..
Tüm hayatını karanlık olaylara harcayan Bane, bu defa tahmin edemeyeceği bir dosyayla karşı karşıyaydı. Lora’nın kaçırılması onun için bir dönüm noktası olabilirdi. Sisli geceler, karanlığı delen kurşun sesleri ve tek dostu Cohen Dünyanın en köklü örgütleri ve bunlarla savaşan bir gazetecinin akıl a..
Retorikten Uzak, alabildiğine içten, cesur ve kendine özgü mecazlarla, bilgece ve kimi kez dua cümlelerini andıran sözlerle varoluşa ilişkin sorunlar ve sorularla örülü bir şiir…Ataol Behramoğlu Hasan Öztoprak, ömrünün koyaklarından, doruklarından, sıkıntılarından, aşklarından, kavgalarından süzüyor..
Arkadasligin zorluklari... Ihmal edilmis bir evlilik... Ve edebiyatin kurtarici gücü...Julie Buxbaum ask, aile ve kendimizden bile gizledigimiz sirlarla dolu, bu kusursuz romanini etkileyici bir dille siz sevgili okurlara sunuyor.Ellie Lerner'in en iyi arkadasi olan Lucy, Notting Hill'in arnavut kal..
Yedi farklı öykücünün çalışmalarından derlenen bu küçük kitabı, yayına hazırlayan Ferhat Uludere şöyle anlatıyor: ‘Kitabın sayfaları arasında birbirinden farklı yedi öykü yer alıyor. Her biri farklı tarzda ve farklı bir teknikle yazıldı… Elinizde tuttuğunuz kitap küçük bir kitap olabilir ama her bir..
Şeref Bey’in oluşturduğu, sıradan görünen fakat çok zeki insanlar...Kâinatın en büyük gücü olan Zarkon Sistemi’nin, gezegenimizi fethetmek için gelen büyük ordusunu durdurmak amacıyla Dünya’yı savunma görevini üstlendiler.Ülkemizde bir ilk olan, kendine özgü evreni, kendine ait kahramanları ve siste..
Tüm senfonilere nakış nakış seni işleyeyimEn büyük konser salonlarındaAdına çalsın orkestralarSevgini bir mabet gibi yücelteyimGözlerimde yalnız sen olmalısınGözlerimle yalnız seni sevmeliyimİnsan doğduğu zamanın ruhunu yaşar. Şairler hem kendi zamanlarının hem geçmişlerinin hem de geleceğin ruhunu ..
Aşure. Bu sözcük Arapçada onuncu gün demektir. Aşiret, yani akraba da yine bu kelimenin kökünden gelir.Türlü gıdalarla pişirilip, bedelsiz dağıtılan aşure de bir bağ kurma kültürüdür. Bu da sözcüğün diğer manasını oluşturur: Topluluk.Elbette bizim onuncu gün ve topluluk anlamları ile şimdilik bir ba..
Gün doğmadan otobüs Malatya garajına girdi. Elinde bavulundan başka bagajdan çıkarılan tabutun içinde oğlu da vardı. Meraklı gözlerle tabuta bakan kalabalık kim olduğunu birbirlerine sorup yanıt alamayınca oradan uzaklaşıyorlardı. Köy dolmuşlarının gelmesini beklerken kadın, oğlunun tabutunun baş ta..
Her gece üstünden düşen yorganı seni uyandırmamak için en sessiz ve ağır haliyle örtmeye çalışan babanı, toprak kaplasın istemiyordun.“Oğlu gelsin,” dediler. Hayallerini gömmek için bile küçük olan mezara indin. Bende geldim seninle. Amcan, dayın ve enişten sigara uzatır gibi uzattı babanı. “Kıbleye..
Eger dört kadin tarafindan giyilen yüz yillik bir gelinlik olsa ne olurdu? Bu kadinlar kimler olurdu? Hayatlari nasil olurdu? O gelinlik nasil kismetlerine düserdi? Neden o gelinligi giyerlerdi? Gelinlik eskimez miydi? Hepsine de hiç kusursuz uyabilir miydi? Sonsuz Bir Ask, Inanç Ve Kurtulus Hikâyes..
Eşi ile mutlu bir hayatı olan, genç yaşlarındaki bie ev hanımının, kazadan sonra yaşadığı draması ve yaşam savaşı ile başlayan hikayesi, iradesi dışında gelişerek büyük bir mecaraya dönüşür.Eşini ve bebeğini kaybettikten sonra sakin bir hayat yaşarken ne yazık ki kötülükler bir türlü peşini bırakmay..
Canan bahçe kapısının geniş aralığından fötr şapkalı bir adamın, üzgün ve düşünceli baktığını gördü. Göz göze gelip bakıştılar. Vahis arkasını döndü, ağır adımlarla yürümeye başladı. Canan bahçe kapısına doğru çıplak ayaklarıyla çimlere basarak hızlıca yürüdü, demir kapıya suratını yasladı, içinden ..
Ben Mina. Günümüz Türkiyesi’nin iddialı ama sıradan kadınlarından biriyim.Plazada çalışan, rezidansta oturan, hayalleri olan ama ayakları yere basan, topluma duyarlı bir insanım.Hayatı yaşamayı, gezmeyi, eğlenmeyi, dolaşmayı, keşfet-meyi, mekanlara takılmayı severim.Bu kitapta olduğu gibi mekanları,..
Hatırladığım olaylar gelip gidiyordu. Her şey bir sis perdesinin altına gizlenmişti. Bazı şeyleri anımsayamıyordum artık… Rüyaydım sanki… Sisli bir havada bir hayli kürek çekildikten sonra açıkta bizi bekleyen küçük buharlı tekneye kapağı atabildik. Biz ne yaptık ve niçin bu gemideydim. Başımdan ald..
Yaşadığımız hayatın gerçek olmadığını düşünüyor, kendi kendime belki de asıl gerçek hayatın, gün içinde birden aklımıza girip fotoğraf kareleriyle dikkatimizi dağıtan rüyalar olduğunu kabul etmek istiyordum. Kendi kendime “En azından rüyalarımda âşık olayım,” diyordum ancak ben tam yüzünü hatırlayam..
Sende bana yasak kılınan herşeyini sevdim.Mübah olan ne varsa, gizli olan ne varsa, verçek payı ne kadar gizli olsada sevdim...Salkım saçak şiirlerimden dökülen, sevgi gibi görünen ne kadar acı varsa sevdim... Çok şeyler anlattım, nice umutlar besledim. Rüzgarların getirdiği kokunla yetinip sevdim. ..