Git. Kapan. Yeterince yol biriktirdin. Küçük kasabalardan aksamlarin var. Sabah indigin sehirlerin bugulu kalbi senin. Her çaresizlikten binlerce dalginlik edindin. Bir gölge bilgisi olduysan, isiklari unutma. Hayal için, aci verdigin kadinlarin kirpikleri yeter. Güzel pismanliklarin var. Sevinçleri..
I?s¸te mevzu anlas¸ıldı ve sonuc¸ta u¨c¸ as¸ag?ı bes¸ yukarı bu duraklardan herkes gibi sen de gec¸eceksin. Belli ki kendi hayatını mu¨temadiyen ins¸a etmek bitmek tu¨kenmek bilmeyen bir irade kullanımını, su¨rekli tetikte duran bir havsalayı ve her daim kullanımda olan bir idrak bu¨tu¨nlu¨g?u¨nu¨ g..
İşgal altında bir kent… Yorgun, umutsuz bir halk… Fırsattan istifade etmeye çalışan çeteler, hainler… Sultan Vahidettin'in Ali Cânib'e verdiği özel görev; kurbanlarının arasında Sultanın eşinin kardeşinin de bulunduğu, cinayetleri işleyen ya da işleyenleri bulmak…Sıkı bir Kuva-yi Milliye'ci olan Ali..
Gu¨zel bir ilişki kuruyorsanız, zor zamanlardan geçen bir ilişkiyi kurtarmaya çalışıyorsanız ya da yeni bir ilişkiye başlamadan önce kalbinizdeki yaraları sarıyorsanız, bu kitap, bu devrimsel değişimleri yapmanızda size rehberlik edecek.Andrew Fuller, 35 yıl boyunca psikoloji uzmanı olarak kişilerle..
“Aşkın sınırını belirleyen nedir? Ya da aşk sınır tanır mı? İnsanoğlunun tarihiyle özdeş bu soruların cevabı kadim edebiyat geleneği içinde yüzlerce eşsiz eserde irdelenmiştir. Her yazar, aşkın(ın) peşinde viran olduğu yılların izdüşümlerini, yüreğinde taşıdığı acısını sözcüklere döker.Aşkın ve varo..
“Hep planladığım ama her nedense ertelediğim sabah yürüyüşünden döndüğümde buldum bu zarfı posta kutusunda.Sabahın ilk saatleri postacı gelmeyeceği için “yanlışlıkla bırakılmıştır diye düşündüm. Zarfın üzerinde ad ve adres yoktu. Bana ait olmayan ama benim posta kutumdan çıkan bu gizemli zarfı istem..
“Büyük bir huni getirin, onu kafama geçirin.” Çaresiz, emir yerine getirilmiş. Kıymetli taşlarla süslü bir huni, deli oğlanın kafasına alkışlar arasında yerleştirilmiş. Deli oğlan, aynaya bakıp gülmüş. Sonra da, “Böyle olmaz” diyerek bir emir daha vermiş: “Siz de kafanıza birer huni takın. Hep berab..
“Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanların boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, e..
“Yine mi Naziler!” diye yakınıyor Adam’ın annesi, kahvaltıda babası gene Nazi İmparatorluğu’nun suçlarını heyecanla anlatmaya başlayınca. Ya da kayak tatiline gelmiş Alman bir aileye, Nazilerin yıktığı sinagoglarla dolu kartpostal koleksiyonunu gururla gösterdiğinde. Her yıl bu¨tu¨n aileyi zorla İsr..
karşı konulamaz bir hızla saçılıyorışıktan yoksun zehir-zemberek cümleler - kopuyorbir yüzyıldan bir yüzyıla ulanan süt-bağlarıkiremitleri uçuran fırtına gibi – belirginerken kararların dışavurumu, hezimete uğratma arzusutükenenler kumpanyasıyeşil, yemyeşil edinimlerrutubetli bir nefesle yapışıyor k..
Ayrilik ne biliyor musun? Ne araya yollarin girmesi, ne kapanan kapilar, ne yildiz kaymasi gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katari gökte... Insanin içini dökmekten vazgeçmesi ayrilik. Ipi kopmus boncuklar gibi yollara döktügü gözlerini, birer damla düs kirikligi olarak toplamas..
Tolstoy’un 1886 yılında kaleme aldığı İvan İlyiç’in Ölümü adlı kısa romanı, ölümcül bir la yüzleşen İvan İlyiç’in o güne kadar hayatının merkezine koyduğu şöhret, saygınlık ve zenginlik gibi kavramları gözden geçirmesine odaklanır. Bu, bedeni ölmekte olan birinin ruhunun uyanışına işaret etmektedir...
Geçmiş yüzyıllarda, örneğin resimde natüralizm anlayışının egemen olduğu çağda, ‘gerçek resim’, doğayı olduğu gibi, hiç değiştirmeden aktarmak olarak anlaşılıyordu. Yani bir ağaç resmi yaptığınız zaman, izleyici, resimden yola çıkarak doğadaki o ağacı gidip hemen binlerce ağacın arasından bulabilmel..
José Saramago ölümünden önce yazdığı ve yayımlandığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan son romanında insanlığın kutsal kitaplardaki başlangıcına geri dönüyor.Âdem ile Havva’nın oğlu, kardeş katili, sürgün ve gezgin Kabil’le çıkılan bu yolculuk, Eski Ahit’in loş ve tekinsiz diyarlarında, zaman ve..
Arnavutluk dağlarında yüzyıllardır hüküm süren Kanun ve töreye uyarak ağabeyinin katilini öldürüp intikamını alan Corg Berişa, artık bir sonraki kurban konumuna düşmüştür. Kan parasını ödemek şartıyla bir aylık dokunulmazlık elde etmek için Kanun’un idari merkezine doğru yollara düşer. Bu sırada bir..
GerizevklilikVardir böyle bir sey; geri zekâlilik gibi olmasa da vardir. Siire bakarken, elestiriye bakarken “azalan verimler” nedeniyle gündemden düsmüs, kagsamis, asinmis olana bel baglamaktir.Bunun içine neler girer? StephenKing’i Poe’dan iyi bilmek gerizevkliliktir. Bildiginiz polisiye roman ya ..
Mizah, güldürürken düşündürme sanatıdır. Mizah yazarı Ahmet Zeki Yeşil, bu anlayışla, hem küçüklerin hem de büyüklerin gülümseyerek okuyacağı mizah öyküleri yazdı. Güldüren, düşündüren ve yaşadığımız hayatı sorgulayan öyküler, edebiyat / sanat dergilerinde yayımlandıktan sonra kitap oldu. Bu kitabı ..
“Kendinde her şeyi yapabilecek kuvveti görmek, sonra yapılacak hiçbir şey bulamamak… Tükenmek bilmez bir sabırla bir meçhulü beklemek…”Ürün Adı: Kuyucaklı Yusuf..
"Memleket-i Harika, dil ile tarif edilmez, kalem ile yazılmaz. Gördüğüm en güzel diyar olup, burada hem şarkın hem de garbın özelliklerini görmek mümkündü. Yabancılar buranın havasına ve suyuna ve dahi göbek atan hatunlarına bayılmaktaydı. Turist hurilere 'fıstık, lokum' deyu adlar takılmakta ve dah..