Popüler bir idol olarak, hızlı bir hayat yaşayan genç kız Arisu, kendisini garip bir ormanda kaybolmuş halde bulur.Ormanda dolaşırken karşılaştığı şey kırmızı başlığı olan, dev, canavar kollu bir varlıktır ve adı da Kırmızı Başlıklı Kız’dır (Akazukin).Burası kadın masal kahramanlarının (Heroinler) b..
Sonu mutsuz biten hikâye kahramanlarının, birbirini öldürmesinin öyküsü: “Heroines Game.”“Kalp Arisu” olarak gözlerini açan Arisu, ayrım yapmaksızın diğer Heroinlere (Kahramanlara) saldırdığı için ceza aldı.Küçük denizkızı tarafından, yüksek bir kulenin içerisinden kritik bir durumdayken kurtarılan ..
Geleneklere olan bagliligi ve kati disiplin kurallariyla ünlü Welton Akademisi’nin ögrencilerinin okul ve yatakhane arasinda geçen tekdüze hayatlari yeni Ingilizce ögretmenleri John Keating’in okullarina gelmesiyle bir anda degisir. Iyi birer üniversiteye girmeleri için onlari çok yogun bir tempoda ..
Ben o zamanlar on alti yasindaydim, lise birde. Ince uzun bir oglan. Saçlarim kirpi gibi dik duruyor; ne yana, ne geriye taranmiyor, beni deli ediyordu. Babam "inatsin inat... Inatçi adamin saçi yatmaz. Dedeme çekmissin besbelli. Keske annene benzeseydin" diyordu. Keske... Annemin lepiska gibi yumus..
Master Humphrey’s Clock was a weekly periodical edited and written entirely by Charles Dickens and published from 4 April 1840 to 4 December 1841. It began with a frame story in which Master Humphrey tells about himself and his small circle of friends (which includes Mr. Pickwick), and their penchan..
“Belki de evrende yüz binlerce, hatta milyonlarca akıllı bilgisayar geziyordu.”İnsanlık uzaydan ve o uzak diyarlardan gelecek akıllı varlıklara olan inancından hiç şüphe duymadı. Ancak çoğunlukla Mars’a çevirdi yüzünü ya da Satürn’ün halkalarından alamadı gözünü. Oysa Dünya’nın biraz daha uzağındaki..
Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.George Orwell'in 1984 kitabı, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol ..
Onu içimden geldiği gibi sevmiştim. Bir gün içimden çıkıp gideceğini de bildiğim gibi. Yarısı bitti ömrümün, diğer yarısını ona adadım. Vedaların ağırlığını gidenler belirler, kalanlara da çekmek düşer. Bir orman yangınıymışsın meğer, ben çölüme su sanmışım. Her şeyi aldım da yanıma, bir ihanetini..
Okur, tanış olmadığı halde bir yazarın kitaplarıyla kendine bir yaşam inşa eder. Altını çizdiği satırları, ezberlediği mısraları heybesine doldurup yürümeye başlar. Benim geçmişim de Türk edebiyatına yön vermiş şairlerin kitaplarıyla dolu. İstedim ki usta şairlerin benzersiz hikâyeleriyle uzun ve de..
Onu gördüğüm anda bunu hissettim. Onu hep içimde taşıdığımı, onunla büyüdüğümü hissettim.Daha önce hiç görmediğim, hiç dokunmadığım, üzerine hiç basmadığım halde bu toprağın benim toprağım olduğunu iliklerime kadar, şahdamarıma kadar hissettim.Yılardır bu toprağın üzerinde at koşturuyordum sanki. He..
Casus ünlü Ingiliz elestirmen F.R.Leavis’den kesinlikle bir klasik ve basyapit övgüsünü almis bir romandir. Conrad, bir dedektif öyküsü havasi tasiyan bu romanda, insan yasamina belli bir açidan bakmayi, insan ruhunun derinliklerinde yatan temel gerçeklere inmeyi amaçlar. Conrad için bir romanda geç..
Yazılı bir metnin doğru anlaşılmasının ölçütü ve standardı nedir? Örneğin bu ölçüt metnin yazılı halinin, içerdiği önermelerin karşılık geldiği anlamların birebir bulunması mıdır? Yani metnin, önermelerden ibaret muhtevasının şifrelerinin çözülmesiylel anlamın kilidi açılır mı? Yazılı metin böylesi ..
Anadolu'da sirin bir köye imam olarak gelen Selim hoca, her meseleyi Peygamber Efendimiz aleyhisselamin hayatindan örnekler vererek çözer. Sehirli bir çocuk olan Orhan, yaz tatilinde geldigi köyde Selim hoca ile tanisinca dünyasi degisir. Onun, tatli diliyle Peygamberimiz aleyhisselami anlatarak nic..
1968 yılında Almanya'da doğdu. İlkokul birinci sınıftan itibaren hikâyeler yazmaya başladı. 1980 yazında Türkiye'ye kesin dönüş yapan Albayrak, 12 Eylül günü çabucak büyüdü. Develi İmam Hatip Lisesi, Gebze İmam Hatip Lisesi, Gebze Lisesi, Ankara Çankaya Lisesi ve Cumhuriyet Ticaret Lisesi'nde okudu...
Ben, yirmi odali eski bir konakta dogdum. Bu konagin hatirasi, üzerimde, tesirlerin en deriniyle hüküm sürer. Yirmi odali koskoca bir konak... Içinde, kalabaligi makul hududu asmis ugultulu bir aile... Anne ve babadan tutunuz, hala ve enisteye kadar bir sürü akraba isimleri, herkesle baskasi arasind..
Ahmet Cemil, Mülkiye Mektebi’ni bitireceği sırada babasını kaybeder ve bunun üzerine ailesinin geçimini sağlamak için bir taraftan roman çevirileri yapıp bir taraftan da akşamları özel dersler vererek çalışmaya başlar. Edebiyata bir hayli meraklı olan ve edebiyat dünyasına büyük bir yenilik getirece..
Bir devletin ve milletin pâyidar olması için her şeyden evvel o toplum insanının dört başı mâmur bir derûnî nizam ve zihnî kemal içinde bulunması lâzımdır. İşte Selçuklular ve Osmanlılar, bu ulvî ve zor işi, tasavvufun temînâtı altına vermişler, böylece de, o hak ve hakîkat anlayışına su katılıncaya..